Modern Sanat ÖncesiRessamlarRomantizm

Fransa’da Cumhuriyet’in simgesi “Halka önderlik eden özgürlük” tablosunun yaratıcısı Delacroix

Romantik Akımın en büyük ressamı olarak nitelenen Delacroix, güçlü renkler kullanarak nefes kesici, dramatik sahneler yaratırmış. Hauser’e göre Romantizmin en büyük temsilcileri Constable ve Delacroix’dır. 18. yüzyılın sonunda, Rokoko’nun ivmesini kaybettiği bir dönemde Ferdinand Victor Eugene Delacroix, Paris yakınında dünyaya gelmiş. Bir diplomatın oğlu olarak iyi bir eğitim almış ve edebiyat, müzik ve sanat sevgisiyle yetişmiş. İlk taslaklarını yedi yaşında yapmış. Louvre’a, dayısı ressam Leon Reisener’in atölyesine sık sık uğrarmış. İmparatorluk lisesinde okurken bir taraftanda desen ve resimler yaparmış.

18 yaşında Devlet Güzel Sanatlar yüksek okuluna (Guerin atölyesi) girmiş.Üzerinde büyük etki bırakan Shakespeare, Byron, Walter Scott gibi yazarların eserlerini İngilizcesinden okumuş. Gericault, Goya ve Rubens’in eserlerini kopya etmiş. 1824 sergisine gönderdiği Sakız Adası Katliamından Sahneler adlı tablosuyla klasikçilerin düşmanlığını kazanmış.

Çağdaşı Ingres, resim sanatının çizim olmadan bir değer taşımadığına inanırken, Delacroix titiz bir planlama yapılmaksızın resmin tuval üzerine doğrudan ve doğaçlama olarak uygulanması görüşünü savunmuş. Kompozisyonların, renk yerleştirilmesiyle oluşturulması, öykü ve temaların tutku ve canlılıkla aktarılması gerektiğine inanmış.

Sanatçı (1798-1863) en önemli eseri Halka Önderlik Eden Özgürlük adlı yapıtı alegori ve gerçekliğin içiçe olduğu bu resim 2.62 cm yüksekliği 3.25 cm uzunluğunda.

Aynı zamanda dönemin edebiyatıyla da bağlantılı. Resim, gerçek bir olayı konu alır. 1831 yılında Salon’da sergilendiğinde katalogda “28 Temmuz: Halka Önderlik Eden Özgürlük” yazıyormuş. Özellikle belirtilen bu tarih, 1830 yılında gerçekleşen Temmuz Devrimi’nin Paris’te Hotel de Ville çevresinde en şiddetli çatışmaların yaşandığı günüdür.
27-28-29 Temmuz’da yaşanan bu ayaklanmaya

İkinci Fransız Devrimi ya da Üç Şanlı Gün adı verilir. Ayaklanmayı doğuran nedenlerin başında Kral X. Charles’ın tutumu gelir. Mutlak bir hükümdar olmak için gereken ne varsa yapan kral, birbiri ardına ağır kararlar almaktan çekinmemiş. Hükümetin partisi üçte bir oy aldığı halde Başbakan Polignac, “Tanrı tarafından kendisine Fransa’nın kurtarılması görevinin verildiğini” ileri sürerek iktidarı bırakmamış. Seçimleri iptal etti, yeni seçimler için karar almış.

Muhalefet, işçileri savaşa çağırmış. 28 Temmuz’da Paris sokaklarında yüzlerce barikat kurulmuş. Askerler ayaklanmış. 29 Temmuz’da devrimciler Louvre ve Tuileries Sarayları’nı ele geçirmişler. Direnişçiler cumhuriyet ilan etmek istiyorlarmış.

Delacroix’nın betimlediği bu ayaklanma, yaşadığı dönemin güncel olaylarından biri olmakla birlikte bu resimden söz eden hemen her kaynak, resmin bir alegori olduğunu söyler. Bunun nedeni elinde Fransız bayrağı ile barikatta ilerleyen kadın figürüdür. Bu kadın figürü özgür Fransa’yı yanındakiler de devrimci halkın değişik kesimlerini temsil ederler.
Özgürlük alegorisi için seçilen figürün bir kadın oluşu şaşırtıcı görünebilir. Çünkü kadınların özgürlükle ilişkisi hele o dönemde pek sınırlıdır. Bu figürün geçmiş dönemlerdeki izini sürersek karşımıza çıkan ilk örnek, Libertas adında bir Roma tanrıçasıdır. Başında Frig tarzı başlığıyla özgür Fransa’yı simgeleyen bu kadın figürü Fransa’da ilk kez, Konvansiyon hükümeti zamanında cumhuriyet için yeni bir mühür yapılması gerektiğinde kullanılmış.

Delacroix’nın betimlediği bu devingen özgürlük figürü saygın görünümlü bir tanrıça değildir. Saçları dağınık, yalınayak, koltuk altında kıllar olan, göğsünün biri açık barikatlarda hızla ilerleyen bu figür, dönemin edebiyatıyla da bağlantılıdır. Sanatçının edebiyata duyduğu ilgiyi dile getiren pek çok anlatı vardır.

Resimdeki eli tabancalı çoçuk figürü için ressamın Victor Hugo’nun Sefiller romanındaki Gavroche’den etkilendiği düşünülür. Çocuk yoksulları temsil eder Silindir şapkalı adam ise burjuvayı bazıları ressamın kendisini resmettiğini söyler.

Delacroix’nın betimlediği bu güçlü Özgürlük figürünün etkileri hem Fransa’da hem de dünyanın pek çok yerinde gözlenebilir. 1871’de Fransız heykeltraş Auguste Bartholdi (1834-1904) tarafından yapılan New York’taki Özgürlük heykeli Fransa’nın Amerika Birleşik Devletleri’ne armağanıdır. Delacroix’ nın bu eseri yine kendi döneminin bir çeşit termometresi gibidir. Tablo 1831’ de devlet tarafından satın alınmış, 1833′ te mahsene kaldırılmış, 1849’ da kısa bir süre için dışarı çıkarıldıktan sonra Louis Napoleon’un iktidarı ele geçirmesinin ardından bir kez daha yasaklanmıştır. Tablonun, dönemin izleyicilerinden bazılarının zihninde, 1792’de Kral XVI. Louis’nin idamının ardından kurulmuş olan cumhuriyeti canlandırması sorun yaratmış, bu yüzden de tablo kraliyet rejimleri için bir utanç kaynağı haline gelmiş. (Burke, 2009, 204).

Delacroix, 1832 yılında Fas ve Cezayir’e gitmiş ve bu yolculuktan sayısız taslak ve birkaç not defteri ile dönmüş. 1824 Salon’unda sergilenen Sakız Adası Katliamı adlı ünlü eseri, Osmanlılar’a karşı sürdürülen Yunan savaşını konu almakta.

Dönemin pek çok Avrupa’lı ressamı gibi Delacroix da Yunanlılar’ı, onları konu alan resimleriyle desteklemiş. Çoğu Oryantalist sanatçı gibi Delacroix da Osmanlı figürlerini farklı sahneler içinde betimlemiş. Sanatçı, Türkiye topraklarında bulunmamakla birlikte, yöresel giysi, silah, kumaş ve egzotik objelere ilişkin ayrıntıları dikkatle betimlemiş. Sakız’da adası ayaklamasının hikayesi Osman tebaası olarak yaşayan rumlar ikiye ayrılmış 1) Osmanlı’dan ayrılmak isteyen isyancı rumlar 2) Osmanlı ile birlikte yaşamaktan mutlu olan rumlar (Özellikle deniz ticaretini elinde bulunduran rumlar)

Yunan ayaklanamaları sırasında bazı adalarda ayaklanmalar başladığında, Sakız adası halkı buna kayıtsız kalmış ve ayaklanmaya katılmamış.Ancak kısa bir süre sonra, Sisam adasının asi Rumları bu durumdan rahatsız olmuş, sakız adasını basıp Osmanlı’ya ait ne varsa yok etmişler.Müslüman ve Türklerin büyük bir bölümü katledilmiş.
Sakız adası halkı, bu olayda tam olarak arada kalmış. Ancak tercihini Rumlar tarafında kullanmışlar. Bunun üzerine Osmanlı, sakız üzerine bir donanma salmış ve taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamış.

Eugène Delacroix Eserleri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.